Twitter Facebook

5 Mart 2014 Çarşamba

BAĞIRSAK NÖRONLARI, MİDE, BEYİN İLİŞKİSİ

Selam insanlar önce makaleyi paylaşayım;


Gastroenteroloji alanındaki çalışmalarda 1998'de piyasaya çıkan "İkinci beyin" adlı kitabıyla yeni bir vizyon açan ABD'nin Columbia Üniversitesi'den Michael Gershon'un bağırsaklarda bulunan nöronların (sinir hücresi) işleyişi ile ilgili çalışması Fransa'da hazırlanan bir belgeselle yeniden gündeme geldi. Belgeselde bağırsaklardaki 200 milyon nöronun kedi ve köpeklerin beynindeki sinir hücreleriyle aynı sayıda olduğu ve bu nöronların da insan beyniyle ikincil bir beyin olarak iletişime geçtiğine dikkat çekildi. Gershon'un 'ikinci beyin' yakıştırması yaptığı bu kompleks yapı, kişinin sindirim ve boşaltım sisteminin kontrolünün ve işleyişin düzenlenmesinin üst beyinden yarı bağımsız şekilde yürütülmesini sağlıyor. İnsanın karın bölgesinde bulunan 100 milyar bakteri de bu nöronların baş bölgesindeki beyinle iletişiminde uyarıcı olarak işlev görüyor. Yani Gershon "Stres mideme vurdu", "Midem zil çalıyor" gibi halk arasında kullanılan deyişlerin bilimsel bir açıklaması olduğuna inanıyor. Çalışmanın ortaya koyduğu tezlerle ilgili akla gelen soru 'ikinci beynin' düşünce yapısına etki edip etmediği... Gershon bu soruya "İkincil beyin kişinin edebiyat, felsefe gibi konularda üretkenliğine katkı sağlamıyor. Ancak kişinin stres ve mutluluk gibi durumlarına dolaylı olarak etkisi bulunuyor" yanıtını veriyor.

26 DENEKLİ TEST KANITLADIDean Radin ve Marilyn Schlitz isimli iki araştırmacı 26 denekle yapıkları EGG testlerinde karın bölgesindeki sinir uçlarının duygu değişimlerine etkisini kanıtladılar. Gershon aç kalmanın kişinin ruh haline etkilerini de çalışmasındaki tezlere bağlıyor. Araştırmasının sonuç raporunda, bağırsak ve mideyi yöneten 'ikinci beynin', beyinden bağımsız olarak pek çok işlevi yerine getirdiğini de belirtiyor. Bu bulgular sinir sisteminin işleyişi ve hastalık tanı ve tedavilerinde pek çok sorunun cevaplanması için yol gösterici olarak görülüyor.

ALMAN ANATOMİST KEŞFETTİBağırsak bölgesindeki nöronların varlığı ilk olarak Alman anatomist Leopold Auerbach'ın çalışmasıyla 1876'da kanıtlanmıştı. Ancak Auerbach o dönem bu nöronların kendi içinde bir beyin gibi işlediğini sağlayan bir tez ortaya atmamıştı. Bununla birlikte Çin kültürünün parçası olan yoga türü Çigong'un temel hareketlerinin bağırsaklardaki nöronların uyarılmasına dayanması aslında bu işleyişin binlerce yıl önce fark edilmesinin kanıtı olarak gösteriliyor. Gershon, Maya ve diğer pek çok uygarlıkta da gastroenteroloji ile ilgili çalışmalar olduğunu söylüyor. Belgeselin dikkat çektiği bulguları yorumlayan Fransız uzmanlar "Biz bağırsakları basit refleksi olan organlar olarak düşünürdük. Ancak ikincil bir beyin olarak çalışacakları kimsenin aklına gelmezdi" diyor.


Şimdi ben biraz dalayım. Bir iki haftadır fırsat buldukça bu konuya ait bilgileri derleyerek bir çoğunu okudum. Genel kanıya göre ikinci beyin gibi çalışıyor. Benim okuduklarımdan kıyaslamalarım ile fark ettiğime göre bunu söyleme nedenleri midenin kendi başına yürüttüğü işlerden dolayı. Aslına bakarsanız ikinci bir beyin yok piyasada iç içe çalışan bir sistem mevzu bahis. Bakın mesela şu çok dikkatimi çekti;

'Doğulular daha sinirli çünkü...'

Aysel Bozyel olayın tamamen sinir uçlarının uyarılmasıyla ilgili olduğunu söylüyor: "Yoğun acılı ve yağlı yemek mideye indiği anda beynin duyguları ölçen kısmı harekete geçer. Bu da depresyona neden olur. Bu yüzden Doğu ve Güneydoğulular daha sinirli ve gergindir. Akdenizliler kesinlikle daha mülayim çünkü sağlıklı besleniyorlar." Bozyel'in bir saptaması daha var: "Mesela Konyalılar yavaş hareket ederler çünkü çok fazla unlu gıda tüketiyorlar."

Hep diyoruz ya bilgi herşeydir diye. Bu durum aslında onu anlatıyor.


Olay şöyle işliyor; Kendisini hayvanlığa teslim etmiş olan insan aklını kullanmayarak öküz gibi tüketiyor neticesinde bilgi, mide ve bağırsaklar ile etkileşim içinde olan beyine gidiyor bu ona yalandan bir mutluluk veriyor. Ve sığ yaklaşıp aklını kullanmadan hareket eden insan kendisine geniş bazda büyük zararlar veriyor. Hem sosyal yaşamında bu zararlar ile karşı karşıya kalıyor hem de yalancı bir mutluluk ile kendisini uyutmuş oluyor.

Peki ama bütün bunlar ne sikime yarıyor. Düşünmeyi engelliyor, sorgulamanın önüne geçiyor. Basit cevaplarla tatmin eder hale getiriyor insanı. Bütün bunlar iblise çalışıyor, iblis de zaten bunlarla birlikte çalışıyor. Sonuçta da kontrol altına alınmış yönetilebilir insan ortaya çıkıyor.



Michael Gershon; ‘‘Bağırsak beyin kendi “nöronlarını” geliştiriyor. Kısa zaman önce bilim adamları

bağırsaktan beyine giden sinir hatlarının, beyinden karına gidenlerden çok daha fazla olduğunu,

öyle ki, bu bağlantıların %90 ının aşağıdan yukarı doğru (bağırsak beyinden-kafa beyine) gittiğini buldular. Peki bu neden böyle? Çünkü o yöndeki bağlantılar çok daha önemlidir. Bağırsaktan

gelen sinyaller her yerde mevcuttur, fakat biz bunları bilinçli olarak algılayamıyoruz.

Ancak bulantı, kusma veya ağrı gibi alarm işaretleri ile farkına varabiliyoruz. Ama bütün bu

bilinçaltı, bağırsaklardan kafadaki beyne gönderilen sinyaller organik manalarla yüklüdür.’’

şeklinde açıklamalarda bulundu


Beyniniz yemeden evvel kararı vermelidir, yedikten sonra gördüğünüz gibi bağırsaklar %90 oranında etki altına alacak sizi ve siz bu iblis denen şeyinizin eğer farkında değilseniz onu bastırmanız ve 'siz' olmanız imkansız hale gelecektir. Zira onun etkisinde hareket edecek kararlar vereceksinizdir. Bu ibine beynin korku ve duygu denetiminden sorumlu amigdalası ile direkt bir mesajlaşma içinde bulunuyor. Çok sinirlendiğiniz bir anı düşünün bak harbiden diyorum nefes almayı unutursunuz (otomatik işleyen bir sistemin bile anasını sikebiliyor iblis öyle bela bir götveren bu), bu iblis ibinesi vücutta kontrolü ele geçirir ve sizin sağlam düşünmenizi engellemek adına nefes almamanızı sağlar. Yapılacak her türlü şuursuz davranışa ardına kadar kapıları açar. Kendinize geldiğiniz o anı hatırlayın şimdi ardı arkası kesilmeyen şekilde nefes alıp verirsiniz yeni yeni mantıklı düşünceler üretmeye başlarsınız. Sonuç ise pişmanlıktan başka bir bok değildir. Tebrikler iblise uydunuz.


Michael gershon abimiz bu duruma bütün bunlar organik manalarla yüklüdür açıklamasını yapma gereğini neden hissetti acaba? Biri bu herifi kuran ile tanıştırsın.



3 yorum:

  1. Mark senin bazı yazıları direk kopyala yapıştır olarak alıyorum, kaynak olarak burayı veriyim mi?

    YanıtlaSil
  2. Canının istediği gibi yap kanka. Ama vekilsiz'de paylaşıyorsan link verme kanka saçma sapan şeylerle yaftalıyorlar yok yere sinirim atıyor. Benim amacım zaten bilginin duyulması, muhasebe için cepteki yerini alması nerden nasıl duyulduğunun önemi yok.

    YanıtlaSil
  3. Ayrıca şimdi baktım paylaştklarının benimle bir ilgisi yok zaten amk :D Ben de netten aldım o bilgileri.

    YanıtlaSil