Twitter Facebook

12 Şubat 2014 Çarşamba

PİNEAL GLAND, EPİFİZ BEZİ, ÜÇÜNCÜ GÖZ, NANO TEKNOLOJİ

Selam insanlar üçüncü göz olarak da bahsi geçen epifiz bezinin öneminden biraz bahsedeyim dedim. İnternette bir ton makale var bu konuda ben birisini seçtim önce onu paylaşacağım sonra kendi yorumumu yapacağım.



Bildiğiniz üzere beyin epifizi 7. çakranın salgı bezi olarak adlandırılıyor.

Her şeyden önce beyin epifizi bir salgı bezi ve bir kaç hormon salgılıyor ama en önemlisi melatonin, yani büyüme hormonu.

Beyin epifizinin 3. göz olduğu iddia edilmekte.Dokusal olarak göz yapısına benzemekte (kornea, retina). Tabii bir farkı var. Gözlerimiz ışığa duyarlıyken, yani organın fonksiyonları ışık girdiğinde devreye girerken, pineal gland ışık kesildiğinde işlevselliğine başlıyor.

İsa’nın bir sözü var : “Karanlıkta oturanlar gerçek (büyük) ışığı görürler” diye. Bu yine beyin epifizine yani pineal glande atfediliyor.beyinepifiz9

Fakat yukarıda eklediğim resimde de farketmiş olabileceğiniz gibi bu organcık yaşlandıkça , özellikle günümüz modern dünyasında kireçleniyor ve işlevini yitirmeye başlıyor.
Bunun en büyük sorumlusu olan kimyasal maddelerden biri de florür ve tabii ki sularımızdaki kireç.Ama bir numara florür ya da florüd.

Bunun da insanın farkındalığını artırmasını tökezletmek için bilinçli olarak koyulan engellerden biri olduğu düşünülüyor.

Tabii; bu kadarla bitmiyor, nedense, evet gerçekten nedense bütün antik dinlerde ve hatta günümüz dinlerinde kozalak ciddi ve muamma bir sembol. Bakınız papanın asası/

Bu konuyu araştırmaya çalışırken denk geldiğim diger bana ilginç konulardan birisi Fransız düşünür, yazar Voltaire’in de beyin epifizine kafayı takmış olması, hatta bu organcığın sırrını çözmek için bir çok otopsi yapması.

Bundan da önemlisi : Vatikan’ın ortasında kozalak heykelinin işi ne ?-

Bu bezden 3 adet hormon salgılanıyor: melatonin, pinolin ve dimetiltriptamin (DMT). En önemlisi olan melatonin’e geçmeden önce dimetiltriptamin’e bakalım. dimetiltriptamin çok ilginç bir hormon. Şamanlarda ayahuasca denilen bir iksirin yapımında kullanılıyor. Hormonu ise bitkilerden elde ediyorlar. Elde ettikleri bitkiler ise şunlar: phalaris arundinacea (yem kanyaşı), psychotria viridis, phalaris spp. (kuş otu), acacia spp. (akasya), arundo donax (kargı kamışı) ve desmanthus illinoiensis.

Ayrıca epifiz bezinin deniz seviyesinde çok az, yükseklere çıktıkça ise çok fazla hormon salgıladığı bilimsel bir gerçek. Ki bu yüzden tarih boyunca tüm ibadethaneler olabildiğinde yükseğe yapılmış.

Yani ibdaethanelerin yükseğe yapılmasının sebebi matematiksel olarak tanrıya yakın olmak değil ama bir nevi bu hormonun da yardımıyla üst bilinçlerle daha fazla iletişimde bulunmak.

Ki Tibet manastırlarından tutun da hristiyan manastırlarının da yüksek yerlere yapılması bu yüzden. Bu hormonun salgılanımını artırmak.

Ve ayrıca Hz.Muhammed’in riyazete yüksek ve karanlık bir mağarada çekilmesi, ilk orada emir alması, hz.Musa’nın Tanrıyla konuşmak için dağa çıkması da bana göre bu yüzden.

Karanlık ayriyeten çok önemli.

Çünkü epifizin en önemli salgısı olan melatonin sadece karanlıkta salgılanıyor. Gece 11 ile sabah 5 arası en yüksek düzeyine ulaşıyor. Ki çoğu dinde sabaha karşı ya da gece ibadetinin önemi bu yüzden.

Bu hormonun salgılanımı ne kadar yüksekse ruhsal alemlerle bağ o kadar güçleniyor. Ve ibadet için bu yüzden gecenin en karanlık ve salgının en çok olduğu an seçiliyor.

Melatonin en büyük faydası ise kanserden koruması. Kör insanların kansere yakalanmama sebebi de bu. Çünkü sürekli karanlık içinde oldukları için melatonin üretimleri çok fazla.

Bir bilimsel araştırma da göstermiş ki gece vardiyasında çalışanların kansere yakalanma oranı diğerlerine göre daha az. http://okyanusum.com/makale/beyin-makale/beyin-epifizi/


Olay bu ama insanlar bu nepnet görünen beyin bölgesinin kavranabilir özelliğini bile sıçmığa bulaştırmak için at yarıştırıyorlar. Ruhsal alemlere hakim olmakmış bilmem ebesinin amıymış hikayeler, masallar. Küfür ediyorum kızmayın bana bilader deliriyorum ya. Ya bir kitap düşünün bilginin nesnellikten kazanıldığını bağırsın bir ümmet düşünün uçsun dağıtsın.


Şöyle anlatayım bir yazıda aktarmıştım atom altı Allah'ın arşı'dır diye. Bu alan insanın hükmedemeyeceği alandır. Bu alandan teknoloji alabiliriz, bir ton buluş yapabiliriz ama bu alana müdahele edemeyiz. Çünkü o alanda bizler kuşatılmış durumdayız. Kuran'da bunu söylüyor. Bilgice kuşatıldığın alanda tehlikeye açıksın amk iş bu kadar basit. Dur bi dk.


Şu bir gerçek ki, biz herşeyi bir kaderle/bir ölçüye göre yarattık. (Kamer, 49)

Ve gök (onu da yarattı). Onu yükseltti. El mizanı düzenledi. Azgınlık etmeyin el mizanda. El vezne’yi adaletle ayakta tutun ve eksiltmeyin el mizanı. (Rahman, 7-9)

Arapça'da -el takısı kelimeye belirlilik anlamı veriyor. Burada hem mizan kelimesi hem de vezne kelimesi -el takısı ile yazılıyor yani belirli bir ölçü ve belirli bir tartıya dikkat çekiliyor.

Mizan: ölçü ve tartı işleminde kullanılan ölçü aleti demektir.

Vezne: tartı demektir.

Bu anlamlarını aldıktan sonra meal şöyle ortaya çıkar;

''Ve gök (onu da yarattı). Onu yükseltti. Atom altını düzenledi. Azgınlık etmeyin atom altında. Yeryüzünü adaletle ayakta tutun ve eksiltmeyin atom altını''

İşte insanın yaptığı hakim olmadığı, bilgice kuşatıldığı alana girmeye çalışmaktır. Son zamanlarda genetiği bozulmuş gıdalar, ortadan kaybolan arılar hep bu ego bataklığının eseridir.

Bu nasıl yapılıyor, nano seviyede atomları ile oynayarak yapılıyor. Canlı cansız varlıkların varlık özellikleriyle oynanıyor ve farklı şeyler elde ediliyor. İşte bu insanın kuşatıldığı bir alanda cirit atmasıdır. Allah ise diyorki herşeyi bir ölçü ile yarattık yapılacak her müdahale sizin zararınızadır. Neden sonuç ilişkisi nesnel dünya için geçerlidir. Atom altında nedensellik ilkesi işlemez. İnsan dahil tüm maddi evren atom altı ile kuşatılmıştır. Atom altında çalışma yapan fizikçi de bu kuşatma altındadır. Onun da ham düşünceleri, zannları vardır. Bu haliyle kuşatma altında olan fizikçi yine kuşatma alanında çalışma yapacaktır. Yani nedensellik ilkesi ile çalışan zihin yapısı ile nedensellik ilkesinin geçerli olmadığı bir alanda çalışacaktır. Bu ancak kişinin kendi ham düşünceleri ve zannı ile kuşatılması sonucunu doğurur. Bu da muhtemelen alayımızın sonunu getirecek olan zımbırtıdır.



Şimdi epifiz bezine dönelim nam-ı diğer üçüncü göze. Bu bilginin çok uzun zamanlardır birilerinin elinde bulunuyor olması neden hiç kimsenin siklemediği birşeydir ben anlayamıyorum lan bunu. Tarih boyunca bazı insanlar birşeyleri fark eder ki bunlar genelde çok düşünen ve doğru muhasebe yürütmüş olan insanlardır ve bunlara ermiş ebesinin hörekesi olmuş gibi saçma sapan anlamlar yüklerler. Oysa herifin yaptığı şey bilgi kaynağına doğru teknikler ile yönelmek. Bilginin kaynağı tanrıdır. Bütün bilgiler buradadır. Zann veya hakk hiç fark etmez tüm bilginin kaynağı tek bir merkezdir. Kişi ya iblisine uyar ve şeytandan iner olan bilgiye erişir, ya da iblisine(sürüngen beynine) uymayıp aklını; epifiz bezini, mantıklı düşünen beynini, duygusal beynini kullanır ve hakk bilgi kendisine iner. Herşeyi bir ölçü ile yarattık diyen tanrı burada kolpa yapmıyor, kitap hep net konuşuyor, sığ yaklaştığın zaman bataklığa saplanıyorsun bütün mevzu bundan ibaret.


Bakın şimdi bakara suresinden bir kısım alıcam.


13 Ve onlara, “İnsanların inandığı gibi inanın” denilince, “Biz, o aklı ermezlerin inandığı gibi mi inanacağız!” derler. Dikkatli olun! Şüphesiz onlar, aklı ermezlerin ta kendileridir. Velâkin bilmiyorlar.

GÜNÜMÜZ ATEİSTLERİNİN DÖNEM KLONLARI. PARDON BUGÜNKÜLER ONLARIN KLONLARI.

14 Onlar, inanmış kimselere rastladıkları zaman da, “İnandık” dediler. Kötü niyetli elebaşlarıyla başbaşa kaldıklarında ise, “Şüphesiz biz sizinle beraberiz, biz sadece alay edenleriz” dediler.

BURADA İKİ YÜZLÜLÜKLERİ.

15 Allah, onlarla alay eder ve tuğyanları içinde serserice dolaşmalarına süre tanır/izin verir.

TUĞYANIN NE OLDUĞUNU ANLATMIŞTIM. KİŞİNİN ZANN İLE KURDUĞU DÜNYASINDA BEN HERŞEYİ BİLİYORUMA TAPMASI, VAHYİ AŞAĞILAMASI. VE DÜŞTÜĞÜ SİKİK DURUMUN FARKINDA DAHİ OLMAMASI. ÇÜNKÜ VAHİY ANCAK SIĞ YAKLAŞTIYSAN AŞAĞILANABİLİR. O DERECE NETTİR.

16 İşte onlar, doğru yol karşılığında sapıklığı satın alan kimselerdir de onların ticaretleri kâr etmedi ve onlar kılavuzlandıkları doğru yolu bulan kimseler olmadılar.

YİNE ZANNLARININ ESİRİ OLMALARI HESAP KİTAPLARININ GÖT UYDURMASI BİR TEMELE DAYANMASI OLAYI.


17 Onların durumu bazen, bir ateş yakmak isteyen kimsenin durumu gibidir. Ateş, ateş yakan kimsenin kenarını aydınlatınca, Allah, onların nûrlarını giderdi ve onları karanlıklar içinde görmez olarak bıraktı.
18 Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler! Artık onlar dönmezler.-

BU ÖRNEK SERT İŞTE. BAK ADAM ATEŞ YAKTI (DÜŞÜNDÜ) AMA ATEŞ ONUN SADECE KENARINI AYDINLATTI (ZANN) BU SIĞIR İSE ZANNINA KESİN BİLGİ MUAMELESİ YAPTI. VE O SALAK BİLGİCE KARANLIKLAR İÇİNDE KALDI. VE ÖYLE BİR FANATİZMLE BAĞLANDI Kİ İBLİSİNE (SIĞ DÜŞÜNCESİNE) BU ŞEKİLDE DEVAM ETTİKLERİ MÜDDETÇE SİKSELER DÖNMEZLER DİYOR.


19 bazen de onların durumu; içinde karanlıklar, gök gürültüsü ve şimşek olan, gökten boşanan bir yağmur gibidir. Onlar, ölüm korkusuyla yıldırımlardan parmaklarını kulaklarına tıkıyorlar. –Oysa Allah, kâfirleri; Kendisinin ilâhlığını, rabliğini bilerek reddedenleri çepeçevre kuşatandır.–


BURADA DA İÇİNDE BULUNDUĞU FAKAT GİZLEMEKTE OLDUĞU KORKULARI ANLATILIYOR. BEYNİNDE ÇAKAN ŞİMŞEKLER İMAN/HAK BİLGİ IŞIĞIDIR. AMA O BUNLARI DEĞERLENDİRMİYOR KULAKLARINI TIKIYOR TEKRAR ZANNININ KUŞATMASI ALTINA GİRİYOR.


20 O şimşek nerdeyse gözlerini kapıverecek. Şimşek önlerini aydınlattı mı aydınlığın içinde yürürler, karanlık üzerlerine çöktü mü de dikilip kalırlar. Allah dilemiş olsaydı işitmelerini de, görmelerini de giderirdi. Şüphesiz Allah, her şeye en çok güç yetirendir.

HAK BİLGİ O KADAR NET Kİ NEREDEYSE AĞZINA GİRECEK. VE BİLGİYİ İKİ YÜZLÜ DEĞERLENDİRMELERİ.


17'nci ayette onlar kenarlarındaki ateş/zann ile yetinince Allah onların nurlarını giderdi diyor. Aslında bunları insan kendi kendisine yapıyor buraları iyi kavramazsan Allah'a suç isnat edersin. Ve ''onları karanlıklar içinde görmez olarak bıraktı'' Bence burada bilgice karanlıkta kalmalarının dışında, karanlıkta melatonin salgılayarak daha verimli çalışan epifiz bezine de bir gönderme var. Bu bölgenin önemini ve kullanım tekniğini bilmesine rağmen aldığı bilgiyi sığ yaklaşıp, çıkarı peşinde koşup, iblisi ile değerlendirenlere de bir gönderme var. Bu benim kişisel fikrim pasaj bilgiyi iblisi kontrolünde değerlendirenlere bir gönderme yapıyor ve ben bu göndermenin de mümkün olduğunu düşünüyorum.



İşte böyle beyler bayanlar epifiz bezi sünger olmuş insanlara birşey anlatamazsınız. Onlar kritik düşünmekten uzak davranarak saçmalarlar. Dedim ya oğlum kritik düşünmek bunların harcı değil diye. Çok basit sikik sıradan bir örnek vereyim size Türkiye'den.

Önce ekşi sözlük vardı, çizgisini bilmeyene ben koyayım. Neyse derken uludağ sözlük çıktı. Şimdi bu ikisi üzerinden değerlendirin durumu ve genele yayın amk.

Ekşi de belli başlı yazarlar ateizmi sattılar! Bakın kendi fikirlerini savundular demiyorum, kaynaktan alınan dışarıdan çaldıkları zanni bilgileri ve aynı felsefenin sıçmığı olan ürünü Türkçeleştirip pazarladılar. Bu Türkiye pazarı :D Sonra uludağ sözlük açıldı, orada da kelime haznesi daha dar olan bir alt kesim ekşi'den aldığı argümanları daha kalitesizce aktararak ateizmi, gerçek bilgi/akıl diye pazarladılar. Ne anlatmaya çalıştığımı anladığınızı sanıyorum.

Hadi eyvallah.


EKLEME: Epifiz bezi üzerine kısa bir belgesel nedense video olarak eklemeye izin vermedi artık linki olarak atıyorum. http://www.youtube.com/watch?v=xmlyfGIh87c#t=26





3 yorum:

  1. Dinde epifiz bezi hz.Ali dir :)

    YanıtlaSil
  2. Mübarek, böyle dine inanca mı çağırılır, üslubunu tez vakitte düzeltmelisin :/

    YanıtlaSil
  3. Ağa gördüğüm en fantastik anlatım..hay amk sen fazla sinirlisin bebeğim azıcık sakın ol zuhahaha �

    YanıtlaSil