Twitter Facebook

21 Ocak 2014 Salı

TUĞYAN NEDİR? ARILAR YOK OLURSA NE OLUR?

Selam insanlar kısa bir yazı yazayım dedim, yani niyetim öyle gereksiz çene yaparsam uzayabilir en iyisi garanti vermeyeyim. Tuğyan ve Arı meselelerine ufak bir değinmek istedim. Birbirinden alakasız iki konu başlığa bakıp bağ kurmayın yani. Aslında çok da alakasız değil ha son zamanlarda abd'de bir ton toplu arı ölümü gerçekleşiyor ve yerine farklı metodlarla boşluğu doldurmaya çalışıyorlar aha işte bu insanın tuğyana uymasıdır ahahah yazıyı okuyunca anlayacaksınız ne demek istediğimi.

“Haydi, müjdele, sözü dinleyip de en güzeline uyan kullarımı! İşte onlar, Allah’ın kendilerine hidayet verdiği kimselerdir. Ve işte onlar KAVRAMA YETENEĞI (temiz akıl sahibi) OLANLARIN (lübb akıl sahiplerinin) tâ kendileridir.” ZÜMER 39/18

Burada gerçek akıl sahiplerine vurguda bulunuluyor. Aklını iyi ve doğru kullananları müjdele diyor.

Tuğyan haddi aşma, azgınlık, Allah'a isyan etmek demektir. Tuğyan tıpkı iblis gibi insanın doğasında vardır, tuğyana uyan kendi aklını ''tek kılavuz'' kabul eder. Çok mal ya da çok bilgi sahibi olduğu zaman kendisini ihtiyaçtan uzak görür ve kontrolü sağlayamazsa kişi tuğyana uymuş olur. Bu filozofların halka dini sembolik aktarmaları belki de zeka ve kültür seviyesi değişken olan halkı ''korku'' odaklı olsa da tanrı inancına sadık tutmak içindir. Şimdi düşünelim zeka seviyesi düşük bir kişinin çok fazla bilgi sahibi olduğunu, bir süre sonra kontrolü sağlayamayacağı için sapıtacaktır. Adamın kontrolünü iblis ele geçirecektir. Kişinin en ilkel yanı olan iblisin büyük bir bilginin kontrolünü ele alması ise felaket getirir. İnsan kendisinde her istediğini yapacak bilgi, güç ve yeteneği gördüğü zaman Allah'ı unutur. Daha doğrusu her insan bu kontrolü sağlayamaz. Bu durumda kişiyi tuğyana sürükler, Allah'a ortak koşmaya başlar. Bunun temelinde kibir ve bencillik vardır.



Ve Rabbin bal arısına dağlarda, ağaçlarda ve yapacakları çardaklarda evler/yuvalar edinmesini, sonra 'meyvelerin hepsinden ye de, Rabbinin (sana) kolay kıldığı yollara gir' diye vahyetti. Onların karınlarından renkleri çeşitli bir içecek çıkar ki, onda insanlar için şifa vardır. Şüphesiz ki bunda düşünen bir millet için, kesinlikle bir Âyet vardır. (Nahl, 68-69)


''Ve Rabbin bal arısına dağlarda, ağaçlarda ve yapacakları çardaklarda evler/yuvalar edinmesini, sonra 'meyvelerin hepsinden ye de, Rabbinin (sana) kolay kıldığı yollara gir' diye vahyetti''

Bu vahyetme hayvana kodlanan bilgidir. Özelliklede şu vurgu ''yapacakları çardaklarda'' kimin yapacakları çardaklarda? İnsanın yapacakları çardaklarda! Arı insana hizmet etmesi gerektiğini biliyor bilgi ona verilmişki çardağı kimlerin yapacağı ekstra söylenmiyor. Burada muhattap arı üzerinden elbette insan o zaman bizde meseleyi anlamaya bakıcaz.


Şimdi bu arı denen hayvanın önemini belirten bir alıntı yapalım.

Bilim insanı Albert Einstein şöyle demişti "Arılar Ölürse İnsanlığın 4 Yıl Ömrü Kalır". Bu sözün altında yatan açıklama ve teori ise kısaca şöyle: Arı olmazsa, tozlanma ve döllenme olmaz, bu yüzden bitki ve meyveler olmaz, sonra buna bağlı olarak hayvanlar olmaz, sonunda da insan olmaz şeklinde bir teori ortaya koymuştur tabi bu teori özünde böyle ama bu kadar kısa sürede mi olur yoksa çok daha uzun süredemi olur bilinmez sonuçta tozlanma ve döllenme için arılar en büyük etken ama başka faktörlerin etkisi azda olsa mevcut ama şu bir gerçekki birçok bitki ve hayvan neslinin azalmasına yok olmasına neden olacaktır.

İlk olarak özellikle Amerika kıtasında görülmeye başlayan arı ölümleri dünyanın pek çok ülkesinde görülmeye başlandı ve bu ölümler özellikle toplu ölümler şeklinde görülmekte ve bu nedenle Albert Einstein'in yazımızın başında da belirttiğimiz sözü aklımıza gelmektedir.

Bilim adamları toplu arı ölümlerin önüne geçmek için bizlerin yaşantımızda yaptığımız bazı şeyleri değiştirmemiz gerekebileceği konusunda bilgiler veriyor çünkü arı ölümlerine, küresel ısınma, bitkilerdeki azalma, yanlış ve zararlı olabilecek bitki ve tarım ilaçlarının kullanılması ve yaygın kulanımı, çevrenin kirlenmesi gibi etkenlerin neden olabileceği bilgisini veriyorlar.

Kısacası arıların toplu ölümlerine yine bizlerin yaptığı duyarsızlıklar neden oluyor gibi görünüyor, kendi elimizle kendi sonumuzu mu hazırlıyoruz... http://www.birazbilgi.com/?/yazi/60/Arilar-Olurse-Insanligin-4-Yil-Omru-Kalir.html


4 Yıl değilse bile ebemizin hörekesini tersten göreceğimiz bir gerçek zira gıda kaynağımız olan bitkilerin ürün vermeleri, çiçeklerinde tozlaşma yapılması ile olur. tozlaşmayı arılar yapar. bitkisel gıdalar olmadığında da gebeririz amk daha ne kadar açık olacak.


Arılar çok değişik hayvanlardır lan deli gibi çalışırlar ve kendi ürettikleri ile beslenirlerse ancak katkıları artar, güçlü koloni oluştururlar dolayısıyla verimleri de artar. Kısacası onlar anlaşmaya uygun davranıyorlar ama insan götlük yapıyor. Biz insanlar arıyı kandırıyoruz ona şekerli su çakıyoz yemek diye, kovandaki bütün balı alıyoruz adamın hakkını yiyoruz o da kışın besleneceği bal olmayınca kovanı tekrar doldurcam diye daha fazla çalışmak zorunda kalıyor, kıytırık şekerli su ile kandırılan arı kovanlarında hastalıklar oluşuyor bunun sonucunda da yorgun düşüp ölüyor. Şimdi kim akıllı amk? Bu insanoğlumu? Oysa anlaşmaya uyup kovandaki balın yarısını biz almalı, kalan yarısını arılara bırakmalıydık. Böylece hem daha güçlü kolonilere hemde daha kaliteli bala sahip olacaktık.

''rabbinin kolaylaştırdığı yollara gir'' den kasıt da ayetin asıl muhattabı olan insanın anlaşmada üzerine düşen kısmıdır. Yani arı sana söylüyorum, mal insan sen anla!  Hayvana kolaylaştırılmış yolu bırakmalıydık, ama biz onun hakkını yedik. Fakat bilmiyoruzki kendi kendimizi mahvediyoruz. Gerçi bilmediğimiz kısmından pek emin sayılmam. Bana kalırsa insan her tür ibneliği bile bile yapıyor. Piyasa, rekabet, daha fazla para vs.. aç gözlülük nedenleriyle kendi sonunu getiriyor. Oysa olması gerekeni yapsa güçlü koloni oluşacak ve balında hasatın da amına koyacak ama gel görki açgözlü işte.






1 yorum: