Twitter Facebook

18 Ocak 2014 Cumartesi

GÖNÜL GÖZÜ, KALP, BEYİN

Selam insanlar, selam ey ünsiyete muhtaç varlıklar :D gelin şu kalp meselesine bi el atalım. Cennet kaç paraymış birlikte görelim.


Öncelikle meselenin tanımını bir yapalım. Dikkat ederseniz kuran'da kalp ve akıl iç içe anlatılır bu kitapta hiçbirşeyin sebepsiz olmaması gibi bu da sebepsiz değildir. Biraz bakalım.


Yeryüzünde hiç dolaşmadılar mı ki, kalpleri olsun da onunla akıllarını çalıştırsınlar, kulakları olsun da onlarla duysunlar. Şu bir gerçek ki, kafadaki gözler kör olmaz ama göğüslerin içindeki gönüller körleşir. (Hacc, 46)


Hmm ''kalpleri olsun da onunla akıllarını çalıştırsınlar'' Şu halde burada kalp ile anlatılan ''sahip olunan'' bilgidir, akıl ne ile çalıştırılır? Bilgi ile o zaman kast bilgiye. Kafadaki gözler kör olmaz fakat gönüller körleşir demek ham fikirlere uyan kişinin kalbinin(kazanımının) zannlarla dolu olmasıdır.


İşte, bilmeyen kimselerin kalpleri üzerine Allah böyle damga vurur. (Rum, 59)

Buradaki anlatımda yine temsili, Allah'ın kimseye damga vurduğu falan yok, kişinin kendi zannlarına uyması onun kalbini damgalanmış hale getiriyor yani kişi kendi kendisine yapıyor bunu.

Kalp yalanlamadı gördüğünü. (Necm, 11)

İşte bu tatmindir.


Allah sizi, dil sürçmesi sonucu, lağv/lakırdı olarak yaptığınız yeminlerinizden sorumlu tutmaz; ama O sizi kalplerinizin kazandığından hesaba çeker... (Bakara, 225)

Hah geldik sağlam meseleye neyden hesaba çekermiş? Kalplerin kazandığından! Kalplerin kazandığı nedir? Kişinin sahiplendiği bilgiler. İnsan ya aklını kullanıp gerçek bilgiye ulaşmıştır ya da sınırlı kalıp zannları tarafından kuşatılmıştır. İşte bunlardan sorumlusun arkadaş.



Bilgiden yoksun olanlar dedi ki: "Allah bizimle konuşsaydı yahut bize bir mucize gelseydi ya! ..." Onlardan öncekiler de aynen onların dediği gibi demişti. kalpleri birbirine benzemiştir. Biz ayetleri, gerçeği apaçık bilmek isteyenler için iyiden iyiye açıklamışızdır. (Bakara, 118)


Bunların kalplerinin birbirine benzemesi ise aynı zanni bilgiyle hareket edişleri. Oysa akıl kullanılırsa gerçeğin görüleceği belirtiliyor, her kim bu kitabı araştırıp bu kitaptaki karşılaştıklarına iman etmiyorsa yani onu kavramıyorsa emin olsun kendi bulaştığı zannlarından dolayıdır.


Bu Kur'an, insanların kalp gözlerini açacak ışıklardan oluşur. Gereğince inanan bir toplum için de bir kılavuz ve bir rahmettir o. (Casiye, 20)


Onlardan sana bakanlar da vardır. Peki, körlere sen mi kılavuzluk edeceksin? Hele, kalp gözleriyle de görmüyorlarsa! (Yunus, 43)


Kalp gözüyle görmüyorlar demek olayları bilgi ile değerlendirmiyorlar demektir. Bilgi ile değerlendirmeyen ve yanlızca zannına uyarak yargıda bulunanlardan bahsediyor.

...Onlar, kalplerle gözlerin döneceği/yer değiştireceği günden korkarlar. (Nur, 37)


Offf bu varya bu çok sert bir cümledir bu. ''Kalpler ile gözlerin yer değiştirmesi'' oha lan cümleye bak. Bu ayet ahiretteki yaratmaya atıf ve bilgiyle görüleceğini anlatıyor. Artık bunu sen kur kafanda bilgiyle görmek ne tarz bir yaratma ile mümkün olur. Bu senin hayal gücüne kalsın ama özet geçmem gerekirse orda ''zann'' yok! Herşey apaçık.


Bedeviler: "İman ettik." dediler. De ki: "Siz iman etmediniz. Ancak 'Müslüman' olduk deyin. İman sizin kalplerinize girmemiştir... (Hucurat, 14)

Aha kalbe giren bir iman! İman neydi emin olmak, kesin bilgiye dayalı bir kabul ediş. Demekki burada bedevilere siz daha emin olmadınız kalbiniz kesin bilgiyle tatmin olmuş değil bu yüzden iman ettik demeyin sadece müslüman olduk deyin.


Her kim imanından sonra Allah'a küfür eder, kalbi iman ile yatışmış halde iken... (Nahl, 106)

Al yine kalbin iman ile yatışması. Yani bilgi ile tatmini tatmak.

...Allah onların kalplerine imanı yazmış ve onları kendisinden bir ruhla desteklemiştir... (Mücadile, 22)


İşte burada iyice net ruh ile desteklenen kalp. Yani bilgi ile tatmine ulaştırılması anlatılıyor. Bu tamamen kişinin kendi çabasıyla olacak birşey. Ne kadar ekmek o kadar köfte durumu.

"Yalnız bi kalbin selim/selim bir kalple Allah'a varan kurtulur." (Şuara, 89)


Yanlızca kim kurtulurmuş? Selim (tatmin olmuş) bir kalbe sahip olanlar. Olum bakın ben artık iyice kavramaya başladım bu olayı ki cennet tasvirlerinin alayı tamamen bilgi ve tatmin merkezli. Bana kalırsa insan öğrendikçe ve tatmin oldukça fiziksel bir boklar oluyor artık üçüncü gözmü açılıyor beşinci boyutmu açılıyor ben bilmem fakat cennet anlatımı bu tür bir durumla birebir ilintili.


Ey mutmain olmuş nefs/Ey zihnindeki tüm soru işaretlerini gidererek rahata kavuşmuş kişi! Dön Rabbine, sen Rabbinden O da senden hoşnut olarak! Hemen gir kullarımın içine! Ve gir cennetime! (Fecr, 27-30)


Zira soru işaretleri kalmamış, kalben tatmin olmuş kişi hiçbirşeyden korkmaz ve huzursuzluk da hissetmez.


Valla hacılar benim gördüğüm cennet ulaşılan birşey bununda aracı bilgi. Ne kadar bilirsen o kadar tatmin o kadar cennet paşa. Diğer yaratma tarifi belli ''kafadaki gözler ile gönül gözü yer değiştiriyor'' tabi bu temsili bir anlatım ama kazanımın senin ebedi yaşamın bu çok net.



106.       Her kim imanından sonra Allah'a küfür eder, kalbi iman ile yatışmış halde iken, baskıyla zorlanan hariç olmak üzere. Ve de inkâra göğsünü açarsa, artık kendilerinin üzerine Allah'tan bir gazap vardır. Bunlar için büyük bir azap da vardır.

107.       Bu, onların dünya hayatını ahrete göre daha sevimli bulmalarından ve şüphesiz Allah'ın da inkâr eden bir topluluğu hidayete erdirmemesi nedeniyledir.

108.       Onlar, Allah'ın, kalplerini, kulaklarını ve gözlerini damgaladığı/mühürlediği kimselerdir. Gafil olanlar onların ta kendileridir.

109.       Şüphesiz, onlar ahirette ziyana uğrayanların ta kendileridir.



Burada iman'dan sonra küfre sapanın durumu anlatılıyor. Yani adam emin olmuş birçok gerçeği kavramış fakat sonra yine bilgi kazanımını öteleyip dünya'ya sarılmaya başlamış yani 5 duyu organına. Bu kimselerde ahirette ziyana uğrayanlardan oluyorlar işte.


(İnsan: 27) Onlar [insanlar] aceleciyi [çarçabuk geçen dünyayı] seviyorlar ve ağır bir günü arkalarına atıyorlar.

(Şûrâ: 20) Her kim ahiret ekinini isterse, Biz onun ekininde, onun için arttırırız. Ve her kim dünya tarlasını isterse ona da ondan veririz. Ve onun için ahirette hiçbir nasip yoktur.

Bilgiye ulaşmak için çalışırsan yukarda bahsetmişti bir ayette ruh(bilgi) ile destekleriz diye dünyayı isteyene de dünyayı veririz demesi zaten isteyen kişi kendi dünya'yı almıştır bu ironileri kavrayın artık bir zahmet. Kelimeyi değil pasajı okuyun!!!

Neyse diyeceğim bilgiye yatırım yapmayanlar yanlış ata oynuyorlar abicim. Varlığını, evreni veya karşılaştıysan bu kitabı bilgi ile kavramadıkça istersen götünü yırt o cennet denen şeyi tadamazsın. Çünkü şu anki vücudun, beynin bir kompleks olarak buna programlı durumda, ben bir makina sistemi görüyorum. Meleklerin kayıt etmeleri falan hep bir makina olduğumuza işaret. Evet iradeli bir makinayız ve bilgi tek garanti belgemiz. Kalbin zann ile yatışması iman değil inançtır bunun bir faydası yok. Kesin bilgi ile yatışacak kalp ohhhhhhhhhh ulanın yanında bi büyük ''vay amk ne düzen be'' dedirtecek yani.


hadi ben kaçanzi.








5 yorum:

  1. ''Hmm ''kalpleri olsun da onunla akıllarını çalıştırsınlar'' Şu halde burada kalp ile anlatılan ''sahip olunan'' bilgidir.'' -> Bu anlamı Kuran ayetlerine bakarak mı çıkardın, yoksa dil bilgisi olarak bir delili var mı?

    YanıtlaSil
  2. Kuranın bütünlüğü böyle söylüyor kanka cennet tasvirlerini topla bir yerde hep bilgi ile doğru orantılı olduğunu göreceksin. Yani ilk şart uyanmak hacı, ilk şart dünya'daki düzeni fark etmek bu ciddi bir basamak ve insanlar bunu atlamak zorunda. Ancak böyle birşeyleri fark ediyorsun ve devamlı olarak arınmaktan bahsediyor insan kendisini ancak bilgi ile arındırır. Vurgu hep bilgiye bu konuyu genişleticem önümüzdeki zamanda ama emin olmadığım yerleri de kavramam lazım.

    YanıtlaSil
  3. Ellerine sağlık kanka.Çok açıklayıcı olmuş yazı bana göre.
    Cennet ve Cehennem konusu her zaman aklımı karıştırıyordu.Bu kadar basit olmamalıydı bence.Bir ara Caner Taslaman Okan Bayülgen'in programına katılmıştı.Orada Caner Taslaman ne kadar kitap okursanız (bilgi darağacı diyorum ben buna) cennetteki dereceniz o kadar yüksek olur diyordu.Bu beni bir nevi tatmin etti.Sonra cennet eğer her istediğimiz gibi yerse neden dereceleri var diye sordum.Her yol Caner Taslaman'ın dediği -benimde istediğim,mantığıma uyan- yere çıkıyordu.

    Ulan herkese tavsiye edip duruyorum şu kitabı da var ya :D Nate sende oku şu kitabı: http://portal.firat.edu.tr/Disaridan/_TEMP/278/file/2000-1/FLOZOFLARIN%20HAKKAT%20ARAYIINDA%20KATEGORK%20YAKLAIMLARI.pdf

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "Sonra cennet eğer her istediğimiz gibi yerse neden dereceleri var diye sordum."

      Yanlış yazmışım.Yanlış anlamalara mahal vermesin düzelteyim:
      "Sonra cennet eğer her istediğimizin olduğu gibi bir yerse neden, nasıl dereceleri var diye sordum"

      Sil
  4. Kanka bu 117'nci sayfadan başlıyor bunu başa nasıl alıyoruz çıktısını alıp okumam lazım benim. Bende bir hastalık var başladığım zaman isterse 24 saat sürsün bitirmem lazım aradan bir süre geçtikten sonra bu defa 2-3 güne yayarak tekrar okurum. Bu benim kendi tekniğim en az böyle nüans kaçırdığımı fark ettim. Beyin garip birşey okurken farkındalık seviyesi artıp azalıyor ve azaldığı anlarda birçokşey anlam ifade etmeden okunup geçilmiş oluyor ama bu teknik bazen 1 kelimenin bazen kafadaki 1 resmin birleşip bilgiyi sana verme ihtimalini daha fazla arttırıyor en azından bende böyle oluyor.

    YanıtlaSil